Dünyamıza ulaşan güneş ışığını hem ısı hem de elektrik enerjisine dönüştürebiliyoruz. Durum böyle olunca bedava bir enerji kaynağı olan güneşten yararlanmamak çok büyük bir hata olacaktır. 1970’li yıllardan sonra güneş enerjisi sistemleri üzerine yapılan çalışmalar büyük bir hız kazandı. Sistemler yıllar içinde teknolojik olarak ilerledi ve buna ters orantılı olarak da maliyetler azalma eğilimine girdi.
Güneş enerjisinin en dikkat çekici özelliklerinden biri, en temiz enerji kaynaklarından olmasıdır.
Sıcak su ihtiyacını karşılama amaçlı güneş kolektörü kullanımında ülkemiz dünyada lider konumdadır. Solar sistemlerle ısı enerjisi üretimi, özellikle güney şehirlerde oldukça yaygındır ve hızla gelişmektedir.
Güneş enerjisinden elektrik üreten (solar pv) hücrelerin çalışma prensibi basittir. Güneşten gelen fotonlar kristal malzemedeki elektronların enerjisini arttırır ve malzemeden koparır, diyotlarla bu serbest elektronların tek yöne akması sağlanır ve bir doğru akım oluşur. Oluşan akım “dönüştürücü” (regulator) ve “evirici” (inverter) denen elektronik ekipmanlar ile akülerde depolanabilecek ya da direk şehir şebekesine aktarılabilecek bir voltaj değerine getirilir.
Solar pv sistemler, şebekeden ayrık (off-grid) ve şebekeye bağlı (on-grid) sistemler olarak ikiye ayrılır. Her iki durumda da bu sistemler aküsüz ve akü destekli olarak tasarlanabilmektedir.
Bir solar sistem kurulumunda seçimine dikkat edilmesi gereken kriterler şunlardır:
- Sistem ve bileşenlerinin boyutlandırılması (enerji ihtiyacı tam olarak nedir?)
- Taşıyıcı yapılar (sabit, tek ve çift eksenli izleyiciler, çelik konstrüksiyon)
- PV teknolojisinde solar panel türünün seçimi (yer sorunu varsa mono/poli kristal PV, eğer yer sorunu yoksa ince film PV seçimi temel kriter olarak kabul edilebilir.)